2016-03-30 11:36:33

Kaçıyoruz... Kaçıyoruz...

Betül KARAKUŞ

btlkarakus@hotmail.com 30 Mart 2016, 11:36

 Kaçıyoruz…
Tek başımıza dokunuyoruz hayata. Kimsesizmiş gibi davranıyoruz. En büyük mutlulukları yalnızlaştırıyoruz. En derin acılardan kimseyi haberdar etmiyoruz.
Kaçıyoruz…
Unutarak yaşamayı felsefe ediniyoruz kendimize. Birilerinin doğum gününü unutuyoruz, birilerinin mezuniyetini, birilerinin başarısını tebrik etmeyi unutuyoruz. Cenazesi olan evi de unutuyoruz düğünü olan evi de.
Kaçıyoruz…
Zaman geçiyor üstümüzden. Yaşlanıyoruz, tüketiyoruz ömrü. Tükenen ömre rağmen yürümüyoruz. Bir adım atmaktan çekiniyoruz. Başka olan her şeyi tanımaktan geri duruyoruz. Bizi başkasından başkasını bizden mahrum bırakıyoruz.
Kaçıyoruz…
Bir güvenlik oluşturuyoruz kendimize, kendimizle. Bizden başkasına güvenmiyoruz. Bizden başkasına inanmıyoruz. Yenilenen ilişkiler yerine yinelenen ilişkileri tercih ediyoruz; kendi kısır döngümüzde dönüp duruyoruz.
Kaçıyoruz…
Geride bir ad, bir yapıt, insanlığa faydalı olacak bir eser bırakma gibi bir düşüncemiz yok. ‘’Her koyun kendi bacağından asılır.’’ Sözünü felsefe ediniyoruz. Kimse umurumuzda değil. Bir an önce yaşayıp ölmek tek derdimiz. Ölüm kurtuluş ya (!)
Kaçıyoruz...
Bir yalnızlık türküsü yakıyoruz. Sebebi nedir yalnızlığa duyduğumuz bu sevdanın bilmiyoruz. Alaaddin’in Sihirli Lambası geçse es kaza elimize dileğimiz ‘’Biraz yalnızlık, şu kalabalıktan biraz olsun kurtulmak’’ olacak.
Kaçıyoruz…
Dokunmaktan korkuyoruz. İnsanların yaralarına dokunmaktan korkuyoruz. Kırık kalplerin derdiyle dertlenmek istemiyoruz. Rahatlıyoruz. Rahatladığımızı sanıyoruz. Yanılıyoruz…
Kaçıyoruz…
Yaşamadığımız bir hayatı yaşıyoruz. Nefes alıp veriyoruz, yaşamayı bilmiyoruz. Öznesi olamıyoruz yaşadığımız hayatın. Biz olamıyoruz, biz yapamıyoruz. ‘’Ne içindeyim zamanın ne de büsbütün dışında.’’ der Ahmet Hamdi TANPINAR… Biz de ne içindeyiz hayatın ne de büsbütün dışında… Yazık bize.
Kaçıyoruz…
Öğreneceğimiz yeni bilgilerin, tanışacağımız yeni insanların bizi değiştirmesinden kaçıyoruz. Ufkumuzun genişlemesinden korkuyoruz. Başka bir çerçeveden hayata bambaşka bir şekilde bakmak zor geliyor. Mesafe açıyoruz bizden farklı düşünenlerle aramızda. Mesafe aramızı açıyoruz. Düşman oluyor başkası bize.
Kaçıyoruz…
Yürümüyoruz. Takılı kaldığımız bir kendimiz var çünkü. Onun etrafında dönüp duruyoruz; hiçbir şey almadan, bir şey vermeden, şikayet etmeden. Sessiz sakin… Kafamız rahat. Sadece yalnızlığımızı çoğaltıyoruz. Hayatın bütün seslerine kulaklarımızı kapatıp kendimizle baş başa kalıyoruz.
Kaçıyoruz…
Evimizdeki bir kase çerezle bir demlik taze çayı eşimize dostumuza ikram etmek yerine bir fincan sıcak kahve ile televizyonun yahut bilgisayarın başında saatlerce çakılı kalmayı yeğliyoruz. Kimse bir diğerine gitmiyor böylelikle, farklı evlerin kokusu bir arada hissedilmiyor. Herkse kendi yalnızlığında kavruluyor.
Kaçıyoruz…
Kalplerimiz kuruyor yalnızlıktan. Kibrimiz boyumuzu aşıyor. ‘‘BEN’’ sevdalısı oluyoruz her gün biraz daha. Hayatın acımasızlığına BEN olarak direniyoruz. Kurtarılmaya ihtiyacımız var lakin fark edemiyoruz bile bunu. Bir telefon dahi beklemiyoruz çoğu zaman.
Kaçıyoruz…
Zaman sonra sesler, gürültülerde fazla geliyor. Yolda gördüğümüz 10 aylık küçük bir kız çocuğuna dahi kaynamıyor kanımız. Yağan yağmurdan, esen rüzgardan şikayetçi oluyoruz. Kapatıyoruz kendimizi her şeye ve herkese. Kapanıyoruz kendi kendimize.
Niye bu yalnızlık sevdası? Neden? Cevabınız ne olursa olsun bu bir yok oluştur. Senin bana benim sana bizim onlara yok oluşumuzdur bu. Ne yaparsak yapalım bu çatışma ortamından kurtu­lamıyoruz. Kendimizi çürütüyoruz. 
Yenileyemiyo­ruz, yenilenmiyoruz ancak yineliyoruz. Hayatın çok azıyla yetinmeyi marifet olarak görüyoruz, bu­nu yaşanmışlık olarak benimsiyoruz. Anlam­sız­la­şı­yor, anlamsızlaştırıyoruz. Benzerlerimizden benzer sözleri dinleyip duruyoruz. Oysa onlar farklı bir durumu yaşatmazlar bize. Bildiklerimizi tekrar e­der dururlar. Hayatımıza bir heyecan katmazlar. Ölmeye başlarız. Oysa bambaşka bir sestir bizi yeniden harekete geçirecek olan.
Açın pencerenizi; dışarıda hayat var. Kendinize kaçmaktan vazgeçin; durun dinleyin ve fark edin kendinizi nelerden, kimlerden yoksun bıraktı­ğınızı, kendinize nasıl bir kötülük yaptığınızı.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.