Mart ayı bitti, yani baharın ortasındayız artık... Sonrası yaz ve ardından güz, daha sonra yeniden kış gelecek hayırlısıyla...
Derler ki;
''Dertli söylegen olur'' diye...
Bizim de derdimiz Erzurum ve Erzurum'daki turizm olunca, dönüp dolaşıp aynı konuya takılıyoruz ister istemez...
Şimdi...
Baharın ortasındayız, dedik... Yani bir kış sezonunu daha geride bırakmaya hazırlanıyoruz...
Şunu merak ediyoruz mesela:
Kış mevsimine girilmeden önce Erzurum'da kış turizmi hususunda he tür hedefler belirlendi? Ve belirlendiyse sezon sonu itibariyle hedeflere varma noktasında ortaya çıkan durum ne?
Açıkçası bilmek isteriz bunu...
Yani kış sezonu öncesinden yapılan hazırlıklarla dünyanın dört bir yanındaki kayak tutkunlarına yeterince hitap edebildik mi? Dikkatlerini çekip, bir cazibe oluşturabildik mi?
Soruları çoğaltmak mümkün elbette... Ama biz sorulardan ziyade, bu soruların nasıl bir yanıt bulacağıyla çok daha yakından ilgileniyoruz...
Tabi bu sorulara şayet verilebilecek cevaplar varsa...
BİZİM ASIL MESELEMİZ
Bir başka mevzu...
Hafta sonunda Erzurum'da Short Track Şampiyonası vardı... Ve hemen her yaştan onlarca sporcu, şampiyonluk için birbirleriyle adeta kıran kırana yarıştı...
Biz de oradaydık...
Çünkü ciğerimizin bir parçası olan kızımız Derya da, işte bu yarışmacılar arasındaydı...
Derya'ya teşekkür ediyoruz; 7 yaşında olmasına rağmen ortaya koyduğu üstün per- formansla Türkiye Şampiyonu oldu ve bizi belki de hediyelerin en büyüğüyle ödüllendirdi....
Ve şampiyonaların yapıldığı salon...
Boştu, hatta bomboştu...
Düşünebiliyor musunuz?
2011 Kış Oyunları sayesinde şehrimize kazandırılan ve varlıklarıyla her fırsatta iftihar ettiğimiz bu tesisler, maalesef bomboştu...
Hani bu tesisler söz konusu olunca birbirleriyle laf yarışına girenler?
Hani tesislerden söz açılınca, bir memleket türküsüdür ki, tutturanlar?
Sahi, neredeler onlar?
Erzurum gibi daha düne kadar buz patenine dahi yabancı olan bir şehirde bugün Short Track, Buz Hokeyi ve Curling gibi modern buz sporları icra ediliyor...
Ama kimseden ses yok...
Mesela belediyelerden birisi bilmem hangi mahallenin falanca sokağına 10 metrelik bir boru döşeseydi, ya çarşaf çarşaf ilanları çıkardı gazetelerde veyahut caddelerin alayı bu borulara ait pankartlarla süslenirdi...
Öyle değil mi?
Ama söz konusu spor olunca ve hele hele kış sporları olunca, bu şehrin cemii cümlesi sağır sultana dönüyor...
Yazık!
Vallahi yazık!
Billahi yazık!
Elimizde öyle bir nimet var ki; üzülerek ifade edelim, kıymetini bilmiyoruz... Ama iş söyleme geldi miydi, maalesef mangalda ne kül bırakıyoruz, ne de kebap...
Belki şöyle düşünenleriniz olabilir:
''Adamın kızı şampiyon olmuş, salonun boş oluşuyla işte bu yüzden ilgileniyor'' diye...
Zinhar böyle bir kaygımız yok...
Zira, bu şampiyonada aldığı altın madalya kızımız Derya için ilk olmadığı gibi, inşallah son da olmayacak...
İnanır mısınız?
Derya'nın o kadar çok madalyası var ki; sayısını biz bile hatırlamıyoruz artık... Dolayısıyla meselemiz ne gösteriş, ne de görmemişlik meselesi bizim...
Bizim bir tek meselemiz var, o da; her imkana ve fiziki altyapıya rağmen Erzurum'un kış sporları alanında kendini bir türlü ifade edemiyor oluşudur...
Bilmem anlatabildik mi?
Son Güncelleme: 30.03.2016 11:28
