Ajanslar bir haber geçti dün:
"Erzurum'da lise ve üniversite öğrencilerine bonzai sattığı belirlenen bir şahıs gözaltına alındı... Şahsın evinde yapılan aramada; 47 poşet içerisinde bonzai ele geçirildi..."
Şimdi...
Birilerine kalsa, -onlar kendilerini biliyor- Erzurum'daki lise ve üniversite öğrencileri açısından herhangi bir tehdit değildir bu... Zira onlara göre Erzurum'daki bütün okulların çevresi ana sütü gibi ak, ana sütü gibi temizdir...
Ama değil işte!..
Erzurum Emniyeti'nin birbiri ardına gerçekleştirdiği uygulama ve operasyonlar gösteriyor ki; Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi, Erzurum'daki gençler de bağımlılık yapan her türlü maddeye karşı rist altında... Tamam, boyutu itibariyle Erzurum'da öyle "aman aman" bir zehir ticareti yapılmıyordur belki ama; bu zıkkımın azı da, çoğu da büyük bir tehlikedir sonuçta...
***
Hiç unutmayız!..
Bundan birkaç yıl önce dönemin Emniyet Müdürü ile bu konuyu görüşürken; okullara selpak mendil içerisinde çeşitli hapların sokulduğu yönündeki iddiaları dillendirmiştik...
Hani şu elinde Amerikan bayrağı ile poz veren müdür vardı ya, işte o...
Gülüp geçmişti o gün!..
Ve hatta bazı öğrenci velilerinin yer bildirmelerine karşın kılını bile kıpırdatmamıştı... Gerçi o müdür ve onun gibilere göre insanları uyuşturmak için illa da maddeye gerek yoktu; tek başına din bile yeterliydi... Ve ne yalan söyleyelim; o da hakkını bitamam veriyordu bu anlayışın...
Her neyse...
15 Temmuz'dan sonra zaten ortaya çıktı ki; o müdür de insanları uyuşturmakta pek bir mahir olan FETÖ'nün neferiymiş meğer... Hem öyle olmasa, okulların ta ağzının içine kadar girmiş olan zehir tacirlerini görmeyecek kadar hıyanet içerisinde olabilir miydi hiç?..
Olamazdı elbette...
***
Gelelim bugüne...
Ve tekrar olacak belki ama; bundan birkaç gün önce okurlarımıza sunduğumuz "okul" haberini hatırlatalım...
Mealen şöyle demiştik:
"Erzurum'daki bazı okulların çevresi, ne idiği belirsiz kişilerin tasallutu altında... Hele bazılarında ki; öğrencilerden tehdit yoluyla para bile alınıyor..."
Kim bilir, bu şahıslar öğrencilere zehir bile satıyorlardı belki de...
Kim bilir...
***
Peki, hal böyle iken bütün tedbirleri sadece ilgili kurumlar mı almalı?..
Polis mesela?..
Okulları abluka altında tutmakla bu işin üstesinden tek başına gelebilir mi?..
Ne bilelim ya da Milli Eğitim...
Zehir tacirlerine karşı öğrencileri ne kadar veyahut hangi düzeyde koruyabilir ki?..
Bir yere kadar, öyle değil mi?..
O halde ne yapmak gerek?
Bu mücadeleyi sadece polise bırakmamak gerek... Her işi devletin ilgili kurumlarının sırtına yükleyip, kenara çekilmemek gerek...
Örneğin; hepimiz anne ya da babayız ve hepimizin de öyle ya da böyle okula giden çocukları var... Peki, kaçımız çocuklarımızın arkadaşlarının kim olduğunu, kimlerle oturup kalktığını merak ediyoruz?.. Ya da kaçımız çocuklarımıza çaktırmadan çantalarını yahut ceplerini kontrol ediyoruz mesela?..
???
Bu gibi ayrıntılar basitmiş gibi gelebilir, ancak bilinmelidir ki; uyuşturucuyla mücadele noktasında bu davranışlar bile aslında çok önemlidir... Düşündürür, uyandırır, kısacası bazı şeylerin farkına anne ve babaları çok daha erkenden vardırır...
Gördünüz mü?..
Bu bile bir mücadele tekniğidir...
Yani?
Yanisi şu:
Çocuklarımızın güvenliği için devletin ilgili kurumlarından hakkımız olan özveriyi elbette bekleyelim!.. Ve fakat yavrularımızın her şeyden önce bizimle aynı çatıyı paylaştığını kesinlikle unutmayalım!.. En önemlisi de; kendimizin asla vermediği bir mücadeleyi başkasının vermesini hiç beklemeyelim!..
Kalın sağlıcakla...
"Erzurum'da lise ve üniversite öğrencilerine bonzai sattığı belirlenen bir şahıs gözaltına alındı... Şahsın evinde yapılan aramada; 47 poşet içerisinde bonzai ele geçirildi..."
Şimdi...
Birilerine kalsa, -onlar kendilerini biliyor- Erzurum'daki lise ve üniversite öğrencileri açısından herhangi bir tehdit değildir bu... Zira onlara göre Erzurum'daki bütün okulların çevresi ana sütü gibi ak, ana sütü gibi temizdir...
Ama değil işte!..
Erzurum Emniyeti'nin birbiri ardına gerçekleştirdiği uygulama ve operasyonlar gösteriyor ki; Türkiye'nin dört bir yanında olduğu gibi, Erzurum'daki gençler de bağımlılık yapan her türlü maddeye karşı rist altında... Tamam, boyutu itibariyle Erzurum'da öyle "aman aman" bir zehir ticareti yapılmıyordur belki ama; bu zıkkımın azı da, çoğu da büyük bir tehlikedir sonuçta...
***
Hiç unutmayız!..
Bundan birkaç yıl önce dönemin Emniyet Müdürü ile bu konuyu görüşürken; okullara selpak mendil içerisinde çeşitli hapların sokulduğu yönündeki iddiaları dillendirmiştik...
Hani şu elinde Amerikan bayrağı ile poz veren müdür vardı ya, işte o...
Gülüp geçmişti o gün!..
Ve hatta bazı öğrenci velilerinin yer bildirmelerine karşın kılını bile kıpırdatmamıştı... Gerçi o müdür ve onun gibilere göre insanları uyuşturmak için illa da maddeye gerek yoktu; tek başına din bile yeterliydi... Ve ne yalan söyleyelim; o da hakkını bitamam veriyordu bu anlayışın...
Her neyse...
15 Temmuz'dan sonra zaten ortaya çıktı ki; o müdür de insanları uyuşturmakta pek bir mahir olan FETÖ'nün neferiymiş meğer... Hem öyle olmasa, okulların ta ağzının içine kadar girmiş olan zehir tacirlerini görmeyecek kadar hıyanet içerisinde olabilir miydi hiç?..
Olamazdı elbette...
***
Gelelim bugüne...
Ve tekrar olacak belki ama; bundan birkaç gün önce okurlarımıza sunduğumuz "okul" haberini hatırlatalım...
Mealen şöyle demiştik:
"Erzurum'daki bazı okulların çevresi, ne idiği belirsiz kişilerin tasallutu altında... Hele bazılarında ki; öğrencilerden tehdit yoluyla para bile alınıyor..."
Kim bilir, bu şahıslar öğrencilere zehir bile satıyorlardı belki de...
Kim bilir...
***
Peki, hal böyle iken bütün tedbirleri sadece ilgili kurumlar mı almalı?..
Polis mesela?..
Okulları abluka altında tutmakla bu işin üstesinden tek başına gelebilir mi?..
Ne bilelim ya da Milli Eğitim...
Zehir tacirlerine karşı öğrencileri ne kadar veyahut hangi düzeyde koruyabilir ki?..
Bir yere kadar, öyle değil mi?..
O halde ne yapmak gerek?
Bu mücadeleyi sadece polise bırakmamak gerek... Her işi devletin ilgili kurumlarının sırtına yükleyip, kenara çekilmemek gerek...
Örneğin; hepimiz anne ya da babayız ve hepimizin de öyle ya da böyle okula giden çocukları var... Peki, kaçımız çocuklarımızın arkadaşlarının kim olduğunu, kimlerle oturup kalktığını merak ediyoruz?.. Ya da kaçımız çocuklarımıza çaktırmadan çantalarını yahut ceplerini kontrol ediyoruz mesela?..
???
Bu gibi ayrıntılar basitmiş gibi gelebilir, ancak bilinmelidir ki; uyuşturucuyla mücadele noktasında bu davranışlar bile aslında çok önemlidir... Düşündürür, uyandırır, kısacası bazı şeylerin farkına anne ve babaları çok daha erkenden vardırır...
Gördünüz mü?..
Bu bile bir mücadele tekniğidir...
Yani?
Yanisi şu:
Çocuklarımızın güvenliği için devletin ilgili kurumlarından hakkımız olan özveriyi elbette bekleyelim!.. Ve fakat yavrularımızın her şeyden önce bizimle aynı çatıyı paylaştığını kesinlikle unutmayalım!.. En önemlisi de; kendimizin asla vermediği bir mücadeleyi başkasının vermesini hiç beklemeyelim!..
Kalın sağlıcakla...
Son Güncelleme: 05.01.2017 10:55
