Önümüzde yerel seçimler var…
Kısmet olursa iki ay sonra sandık başına gidecek ve 5 yıl boyunca görev yapacak belediye başkanlarımızı seçeceğiz…
Şimdiden hayırlı olsun…
Zira bizim bu şehir için hayır dilemekten gayri hiçbir muradımızın olmadığını bizi tanıyanlar da bilir, naçizane yazıp çizdiklerimizi takip edenler de…
Neyse…
Herkesin malumudur; kuruluşundan bu yana AK Parti’ye en büyük desteği veren illerin başında Erzurum gelmiştir…
Öyle ki;
2014 seçimlerine kadar geçen süre zarfında deyim yerindeyse AK Parti bu şehirde “tulum çıkartmış” ve TBMM’de temsil etmesi için yetkiyi bütünüyle yine AK Parti’ye vermiştir…
Peki, Erzurum’da durum böyle iken, bu kadim şehir iktidara verdiği desteğin karşılığını bihakkın görebilmiş midir?
Açık konuşmak gerekirse; görememiştir…
Tamam, AK Parti’den önceki iktidar dönemleriyle mukayese edecek olursak; Erzurum adına güzel işler yapıldığı bir gerçek… Ve fakat şöyle de bir durum var ki; Erzurum’da kaydedilen gelişmeler, aslında Türkiye’nin hemen hemen her vilayetinde kaydedilen gelişmelerden ibaret…
Yani herkese ne kadar, bize de o kadar güzellik…
***
Şöyle düşünebilirsiniz belki:
- İyi de, Erzurum’un ayrıcalığı mı var?
Evet, var!..
Bu şehrin sadece bugün değil, binlerce yıl öncesinden beri ayrıcalığı var…
Birincisi, Erzurum Anadolu’nun güvencesidir, önsözüdür… Erzurum varsa, Anadolu var; Erzurum yoksa Anadolu düşmüş demektir…
Bakınız!
Abdulhamid Han Hazretleri, bu hususta Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya gönderdiği telgrafta şöyle diyor:
“…Erzurum düşman istilâsına girerse, böyle üzücü bir olayın, devletin maddî ve manevî varlığına açacağı yaralar size tarife muhtaç değildir!”
***
Evet, “düşman” diyor Cennet Mekân Han…
O dönem ve o şartlarda mukaddes vatan topraklarını işgale yeltenmiş olan Rusları kastediyor, bu doğru… Nitekim verilen mücadele şanlı tarihimize “Aziziye Destanı” olarak da geçiyor…
Peki, ya şimdi?
Karşımızda topuyla tüfeğiyle bir düşman kuvveti yoktur belki ama “düşman” bu kez karşımıza “yokluk” ve “yoksulluk” olarak çıkıyor maalesef…
Kaçıyor insanlar…
Göç ediyor Dadaşlar…
Ayakta durmak, “yokluk” ve “yoksulluğa” karşı direnmek o kadar güçleşiyor ki Erzurum’da, şehir ekonomisine yön veren mevziler dahi birer-ikişer boşaltılıyor artık…
Bunun adı nedir, biliyor musunuz?
Ekonomik istiladır ve dahi işgaldir…
***
Öteden beri şunun altını çiziyoruz:
“Erzurum’un pozitif ayrıcalığa ihtiyacı var”
Yani Erzurum bir İzmir değildir… Erzurum bir Kocaeli değildir… Ankara değildir, İstanbul değildir, Konya değildir… Kaldı ki; Abdulhamid Han’ın ifade ettiği mealde; Erzurum olmadan bu şehirlerin varlığı da önemli değildir…
Dememiz o ki:
Erzurum için “çok özel” adımlar atılmalı; bu şehri ve yine bu bölgeyi Anadolu’nun muhkem bir kalesi haline getirmek için “çok özel” bir seferberlik başlatılmalıdır…
Kısaca…
Siyasi iktidarın mali politikaları genele ayrı, özele ayrı olmalıdır… Yapılan, yapılacak olan ve yapılması düşünülen yatırımlar genele ayrı, özele ayrı olmalıdır… Ve hatta vergi oranları dahi genele ayrı, özele ayrı olmalıdır…
Olmalıdır…
Olmalıdır…
Hülasa…
Mademki AK Parti Erzurum’dan “çok özel” bir ilgi gördü bu zamana kadar; o halde iktidarın bu kente bakışı da, o nispette “özel” olmalıdır…
Sahi!
Çok şey mi istiyoruz yoksa?
Kısmet olursa iki ay sonra sandık başına gidecek ve 5 yıl boyunca görev yapacak belediye başkanlarımızı seçeceğiz…
Şimdiden hayırlı olsun…
Zira bizim bu şehir için hayır dilemekten gayri hiçbir muradımızın olmadığını bizi tanıyanlar da bilir, naçizane yazıp çizdiklerimizi takip edenler de…
Neyse…
Herkesin malumudur; kuruluşundan bu yana AK Parti’ye en büyük desteği veren illerin başında Erzurum gelmiştir…
Öyle ki;
2014 seçimlerine kadar geçen süre zarfında deyim yerindeyse AK Parti bu şehirde “tulum çıkartmış” ve TBMM’de temsil etmesi için yetkiyi bütünüyle yine AK Parti’ye vermiştir…
Peki, Erzurum’da durum böyle iken, bu kadim şehir iktidara verdiği desteğin karşılığını bihakkın görebilmiş midir?
Açık konuşmak gerekirse; görememiştir…
Tamam, AK Parti’den önceki iktidar dönemleriyle mukayese edecek olursak; Erzurum adına güzel işler yapıldığı bir gerçek… Ve fakat şöyle de bir durum var ki; Erzurum’da kaydedilen gelişmeler, aslında Türkiye’nin hemen hemen her vilayetinde kaydedilen gelişmelerden ibaret…
Yani herkese ne kadar, bize de o kadar güzellik…
***
Şöyle düşünebilirsiniz belki:
- İyi de, Erzurum’un ayrıcalığı mı var?
Evet, var!..
Bu şehrin sadece bugün değil, binlerce yıl öncesinden beri ayrıcalığı var…
Birincisi, Erzurum Anadolu’nun güvencesidir, önsözüdür… Erzurum varsa, Anadolu var; Erzurum yoksa Anadolu düşmüş demektir…
Bakınız!
Abdulhamid Han Hazretleri, bu hususta Gazi Ahmet Muhtar Paşa’ya gönderdiği telgrafta şöyle diyor:
“…Erzurum düşman istilâsına girerse, böyle üzücü bir olayın, devletin maddî ve manevî varlığına açacağı yaralar size tarife muhtaç değildir!”
***
Evet, “düşman” diyor Cennet Mekân Han…
O dönem ve o şartlarda mukaddes vatan topraklarını işgale yeltenmiş olan Rusları kastediyor, bu doğru… Nitekim verilen mücadele şanlı tarihimize “Aziziye Destanı” olarak da geçiyor…
Peki, ya şimdi?
Karşımızda topuyla tüfeğiyle bir düşman kuvveti yoktur belki ama “düşman” bu kez karşımıza “yokluk” ve “yoksulluk” olarak çıkıyor maalesef…
Kaçıyor insanlar…
Göç ediyor Dadaşlar…
Ayakta durmak, “yokluk” ve “yoksulluğa” karşı direnmek o kadar güçleşiyor ki Erzurum’da, şehir ekonomisine yön veren mevziler dahi birer-ikişer boşaltılıyor artık…
Bunun adı nedir, biliyor musunuz?
Ekonomik istiladır ve dahi işgaldir…
***
Öteden beri şunun altını çiziyoruz:
“Erzurum’un pozitif ayrıcalığa ihtiyacı var”
Yani Erzurum bir İzmir değildir… Erzurum bir Kocaeli değildir… Ankara değildir, İstanbul değildir, Konya değildir… Kaldı ki; Abdulhamid Han’ın ifade ettiği mealde; Erzurum olmadan bu şehirlerin varlığı da önemli değildir…
Dememiz o ki:
Erzurum için “çok özel” adımlar atılmalı; bu şehri ve yine bu bölgeyi Anadolu’nun muhkem bir kalesi haline getirmek için “çok özel” bir seferberlik başlatılmalıdır…
Kısaca…
Siyasi iktidarın mali politikaları genele ayrı, özele ayrı olmalıdır… Yapılan, yapılacak olan ve yapılması düşünülen yatırımlar genele ayrı, özele ayrı olmalıdır… Ve hatta vergi oranları dahi genele ayrı, özele ayrı olmalıdır…
Olmalıdır…
Olmalıdır…
Hülasa…
Mademki AK Parti Erzurum’dan “çok özel” bir ilgi gördü bu zamana kadar; o halde iktidarın bu kente bakışı da, o nispette “özel” olmalıdır…
Sahi!
Çok şey mi istiyoruz yoksa?
