Müziğin kalp üzerinde büyük bir etkisi olduğunu ifade eden Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Kardiyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Yavuzer Koza; müziğin ruhun gıdası olduğunu, ruhun ise beyin ve kalple bağlantılı olduğunu ifade etti. Saz enstrümanını ustaca çalan Koza, müziği dinlemek kadar, icra etmenin de önemli olduğunu hatırlattı.
Yapılan bilimsel çalışmaların ruhu dinlendirici müziklerin sağlığa olumlu etkilerini ortaya koyduğunu söyleyen Koza, müziğin yüzyıllar öncesinde bir terapi yöntemi olarak hastalar üzerinde uygulandığını hatırlattı. Tüm müziklerin sağlığa faydası olduğunun söylenemeyeceğini belirten Koza, özellikle arabesk ve rock müzik gibi türlerin tam tersi bir etki yaratabileceğine dikkat çekti. “Duvarı nem, insanı gam yıkar” atasözünü hatırlatan Koza, “Beyin, kalp ve ruh birbiriyle bağlantılıdır. Ruhun gıdası olan müziğin beyin ve kalp üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Eğer ruhu dinlendirici klasik müzik veya sanat müziği dinlenmesi halinde, kalp üzerinde olumlu etkileri oluşabiliyor. Kaygıyı artırabilecek müziklerin dinlenmesi halinde ise kalp üzerinde olumsuz etki yaratabiliyor. Müziğin kalp hastalıklarından sonra iyileşme sürecini kısaltmak gibi bir etkisi de bulunuyor. Müzik vücut üzerine doğrudan etki eder, özellikle kalp atışlarını ve metabolizmayı düzenler. Belirli müzik türleri huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını artırır. Öğrenmeyi hızlandıracak ortamı; yani sakinliği sağlar.” dedi.
Müziğin ilham verdiğini, duyguları harekete geçirdiğini ve yaratıcılığı artırdığını açıklayan Koza, müziğin, insanlar üzerinde psikolojik bir etkisinin olduğu sürekli vurgulandığını hatırlattı. “Yapılan araştırmalara göre klasik müzik, insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde en olumlu etkileri yaratan tür olarak yer alıyor” diyen Koza, huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını ve sakinliği artıran müzik türlerini herkesin dinlemesini tavsiye etti. Sadece müzik dinlemenin değil, icra etmenin de önemli olduğunun altını çizen Koza, “Herhangi bir müzik aleti çalmak, insanı kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır. Müziği dinlerken verdiği zevki, daha çok yaşatır. Erken yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmek, kas ve hareket yeteneklerini geliştirir, görsel-konumsal koordinasyonu sağlar, odaklanmaya yardımcı oldur, depresyon ve kaygı durumlarını azaltır ve duyguları kontrol etme imkânı verir. Bunun için imkanı olan herkesin en az bir müzik aletiyle uğraşmasını, imkanı olmayanların ise imkan yaratmasını; ailelerin ise çocuklarını müzik aletlerine yönlendirmesini tavsiye ediyorum.” ifadelerini kullandı. Erzurum Yenigün
Yapılan bilimsel çalışmaların ruhu dinlendirici müziklerin sağlığa olumlu etkilerini ortaya koyduğunu söyleyen Koza, müziğin yüzyıllar öncesinde bir terapi yöntemi olarak hastalar üzerinde uygulandığını hatırlattı. Tüm müziklerin sağlığa faydası olduğunun söylenemeyeceğini belirten Koza, özellikle arabesk ve rock müzik gibi türlerin tam tersi bir etki yaratabileceğine dikkat çekti. “Duvarı nem, insanı gam yıkar” atasözünü hatırlatan Koza, “Beyin, kalp ve ruh birbiriyle bağlantılıdır. Ruhun gıdası olan müziğin beyin ve kalp üzerindeki etkisi göz ardı edilemez. Eğer ruhu dinlendirici klasik müzik veya sanat müziği dinlenmesi halinde, kalp üzerinde olumlu etkileri oluşabiliyor. Kaygıyı artırabilecek müziklerin dinlenmesi halinde ise kalp üzerinde olumsuz etki yaratabiliyor. Müziğin kalp hastalıklarından sonra iyileşme sürecini kısaltmak gibi bir etkisi de bulunuyor. Müzik vücut üzerine doğrudan etki eder, özellikle kalp atışlarını ve metabolizmayı düzenler. Belirli müzik türleri huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını artırır. Öğrenmeyi hızlandıracak ortamı; yani sakinliği sağlar.” dedi.
Müziğin ilham verdiğini, duyguları harekete geçirdiğini ve yaratıcılığı artırdığını açıklayan Koza, müziğin, insanlar üzerinde psikolojik bir etkisinin olduğu sürekli vurgulandığını hatırlattı. “Yapılan araştırmalara göre klasik müzik, insan psikolojisi ve fizyolojisi üzerinde en olumlu etkileri yaratan tür olarak yer alıyor” diyen Koza, huzur veren endorfin hormonunun salgılanmasını ve sakinliği artıran müzik türlerini herkesin dinlemesini tavsiye etti. Sadece müzik dinlemenin değil, icra etmenin de önemli olduğunun altını çizen Koza, “Herhangi bir müzik aleti çalmak, insanı kötü alışkanlıklardan uzaklaştırır. Müziği dinlerken verdiği zevki, daha çok yaşatır. Erken yaşlardan itibaren müzikle ilgilenmek, kas ve hareket yeteneklerini geliştirir, görsel-konumsal koordinasyonu sağlar, odaklanmaya yardımcı oldur, depresyon ve kaygı durumlarını azaltır ve duyguları kontrol etme imkânı verir. Bunun için imkanı olan herkesin en az bir müzik aletiyle uğraşmasını, imkanı olmayanların ise imkan yaratmasını; ailelerin ise çocuklarını müzik aletlerine yönlendirmesini tavsiye ediyorum.” ifadelerini kullandı. Erzurum Yenigün