Flaş Haber
Kapat
Muhammet Özünal
Muhammet Özünal
02 Kasım 2015 Pazartesi 18:03
Erzurum'da sporcu yetiştirecek...
Erzurum’da 1979 yılında ilk defa karateyi başlatan ve 1987 yılına kadar şehirde spor alanında çalışmalarda bulunan Grand Master Selahattin Çobanoğlu ile unutulmaz bir söyleşi yaptık. Efsane Karma Savunma Sanatları'nda onlarca ödül ve diploma almış olan Grand Master Selahattin Çobanoğlu, Erzurum’u ve Dadaşlığı gerek ülkemizde gerekse yurtdışında pek çok defa temsil etmeyi başardı. 45 yıllık spor hayatı boyunca daima savunmayı, dostluğu ve sporcu karakterini öğrencilerine benimsetmeye çalışan Grand Master Çobanoğlu, çok özel açıklamalarda bulundu. Erzurum’a ilk defa karateyi getiren ve binlerce öğrenci yetiştiren Çobanoğlu, memleketi Erzurum’a dönerek bu kez de Dojo Savunma Sanatını gençlere öğretmeyi planlıyor.
1979’da Karateyi Erzurum’da başlatan ve 1987 yılına kadar Erzurum’da çalışmalar yapan Grand Master Selahattin Çobanoğlu; yurt içi ve yurt dışı birçok federasyon ve ustalarla Uzak Doğu sporlarının Türkiye’de tanıtım ve faaliyetlerinde görev aldı. 2013 yılında Erzurum’a dönen efsane büyük usta Selahattin Çobanoğlu, Efsane Karma Savunma Sanatlarını Erzurum Gençlik ve Spor Kulübü Derneği bünyesinde açılan “Dojo Boye Martial Arte Center”da devam ettirecek. Sporu egolarımızı ehlileştirip disiplin altına almayı öğrendiğimiz, bedensel, zihinsel ve ruhsal yönden kendimizi gözden geçirip arıttığımız bir olay olarak nitelendiren Grand Master Çobanoğlu, “Yıllarca sürüdürdüğüm çalışmalarımı doğup büyüdüğüm memleketim dadaşlarıyla paylaşmak, her yönüyle gelişen büyüyen Dadaşlar şehrinden tüm dünyaya atalarımızdan aldığımız Türk Mücadele Sanatlarını canlandırmak ve de canlı tutmak amacı ile savunma sporlarının özünü değiştirmeden her birinin günümüz şartlarında uygulanabileceği şekli ile bir araya getirip gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla başlattığımız bu çalışmaların şehrimize ve hemşehrilemize hayırlı uğurlu olmasını Yüce Allah tan niyaz ederim” dedi.

Kendinizden bahseder misiniz? Selahattin Çobanoğlu kimdir?
Tabi ki. Ben Selahattin Çobanoğlu. 20 Mayıs 1957 yılında Erzurum’da doğdum. Eğitimimi yine Erzurum’da tamamladım. 1968 yılında ilk defa Erzurum Yolspor kulübünde boksa başladım. 1970’de İstanbul Gümüşsuyu Er Jimnastik Salonu’nda karateye başladım. 1974 yılında Fındıkzade Bushido spor okulunda Namık Ekin, Ahmet Okumuş, Ali Demir ile, 1976-1977 yıllarında Ahmet Doğaner, Kenpo Karate Enver Hancı ve Ferhat Özsert ile çalıştım. 1979 yılında Erzurum Beden Terbiyesi Bölge Müdürlüğü’nde Kyokushinka’da karate faaliyetlerine devam ettim. Ağrı’da ve Eleşkirt’te Karate spor okulları çalıştırdım. 1989 yılındı Bursa Kayapa Spor kulübünü kurdum ve bugüne dek devam ettirdim. Şu ana kadar binlerce öğrenci yetiştirdim ve yetiştirmeye devam ediyorum. Ülkemizde ve uluslar arası bazda yüzlerce şampiyonaya katıldım. Çoğundan derece, ödül ve diplomalar kazandım. Şu anda Erzurum’dayım. Doğduğum şehre geri döndüm ve çalışmalarıma devam ediyorum.

Karma Savunma Sporu ile tanışmanız nasıl oldu? 
1968 yılında ilk defa boks ile spora başlamıştım. Daha sonra karateye merak saldım ve o sporda kendimi ilerletmeye başladım. Yeteneğim vardı. Bir işi yapmanız için o işin en ince detayını, özünü benimsemeniz lazım. Karateyide cebe koydum o dönem. Kendimi neden dar bir alana sıkıştırayım diye düşündüm ve karma savunma sanatları ile ilgilenmeye başladım. Bu dalda ve diğer dallarda pek çok müsabakaya katıldım. Başarılar elde ettim. Şimdi bu başarıları ve birikimleri yeni öğrencilere, gençlere aktarmak istiyorum.

Bir Karma Savunma Sporcusu nasıl olmalı, nelere dikkat etmeli?
Öncelik temel teknik bilgilerin öğrenilmesidir. Guard ve yumruk vuruşları ile ayak mücadelesi başlayabilir. Malum, önce ayakta nasıl durmanız gerektiğini öğrenmelisiniz. Ardından tekme vuruşlarına geçilir. Bir sonraki aşamada diz ve dirsek vuruşları ayak dövüşüne ilave edilir. Bu çalışmalar, bireyin gölge boksu, (tek başına ayna karşısın da hareketleri boşlukta çalışma, aynada kendinizi görmeniz ve açıklarınızı kapatmanıza yardımcı olur) torba çalışması, lapa çalışması, eşli çalışmalar şeklinde uygulanır. Son aşamada antrenörünüz size sparring (antrenman maçlarıdır. Sporcuyu koruyacak korumalıklar giyilerek yapılır) yaptırmaya başlar. Buraya kadar ayak mücadele sporlarından olan boks, kickboks ve thai boks (muay thai) branşlarının içerisindeki teknikleri sırasıyla öğrenmiş oldunuz. Bundan sonraki aşama, yerde mücadele. Burada rakibinizi yere alabilmeniz için gerekli olan tutma, sarılma, fırlatma, tek dalma, çift dalma, kafa kol, tek salto, çift salto, koltuk altı geçiş gibi teknikleri öğrenmeye başlarsınız. Burada görüldüğü üzere, güreş ve judo sporlarından yararlanıyoruz. Rakibinizi yere aldığınızda half guard, mount control, side control, open guard, closed guard teknikleriyle rakip kontrolü sağlamayı öğrenirsiniz. Yer mücadelelerinde jiu jitsu bilmek önem arz eden unsur. Boyun, bacak ve kol kilitleri tamamen bu sporun özüdür. Mücadele yerdeyken, kilit alma ve kilit açma olayına döner, ki gerçekten bu tekniklerde uzmanlaşmanız gerekecek. Arm bar, omaplata, kimura, leg bar, heel hook (topuk çengeli), rear naked choke,(giyotin) guillitone, triangle, arm lock, anaconda brezilian jiu jitsuda temel kilit teknikleridir. MMA (karma dövüş sanatı) içerisinde de yerde iyi bilinmesi ve uygulanması gereken tekniklerdir. Bu farklı mücadele sporlarının mutlaka belirli bir sırayla öğrenilmesi çok önemlidir. Amaç her sistemin içerisinden bizi iyi bir karma dövüşçü yapacak teknikleri almak ve öğrenmek. Teknikleri doğru öğrenmek ve temel teknikler de ustalaşmak sizi istediğiniz hedefe götürecektir. Gördüğüm en büyük yanlış, yurt içerisinde katıldığım bir çok antrenmanda ve eğitim organizasyonlarında sporcu dostlarımın tekniği, bir iki uygulama yaptıktan sonra, hemen güç ve kuvvete dökerek tekniği arka plana atmaları olmuştur. Bunu lütfen yapmayın. Bir MMA karma dövüş sanatı sporcusu üst düzey kondüsyon ve kuvvete sahip olmalıdır. Ben bu konuda en başta sporcularıma sprint, kısa mesafe 60-100 metre koşuları mesafe-zaman aralığında yaptırıyorum. Tempolu ip atlama, torba dövme, jump burpee push up ( zıplama şınav), jumping gibi patlayıcı antrenmanları tercih ediyorum. Ring içerisinde kalp ve nabız atımınız o kadar ani iniş ve çıkışlar gösterir ki, beyine giden kan ve oksijen seviyeniz bu tür ani ataklar karşısında nasıl tepki vereceğinizi belirler. Patlayıcı antrenman, bir ring sporcusunun olmaz ise olmazı. Mutlaka antrenman programında yer almalı.

Dojo’yu ben ilk defa duydum. Nedir Dojo?
Hak rızası için halka hizmet etmek niyetiyle açılışını yaptığımız Dojo'yu şöyle açıklamak istiyorum: Dojo Tarikat , "yol" anlamına gelir, "Allah’a ulaştıran yol" mânâsına gelen tarîkatların esâsını tasavvuf bilgileri teşkil eder. Bu bilgilerin, insanlara farklı şekillerde sunulmasından tarîkatlar meydana gelmiştir. edebiyatta Dergâh, "sığınılacak yer" manasında kullanıldığı gibi, bir hizmet ve eğitim müessesesi olarak da işlenmiştir. Sufilerin dergahları gibi bir yer, akan her damla terin ruhun kirini de götürdüğü, ahlakın üstün tutulduğu ve terbiye ile bütün olunan bir yer. Sizi bir yandan eğip bükerken diğer yandan çelikleştiren, tatamiye ayak bastığınız andan itibaren başka bir yerdir. Ve yaptığınız her hareketin, aldığınız her nefesin sahip olduğunuz her organın amacına uygun yaratılış üzerine çalışmalar yaptığınız bir yer. Günümüzde her türlü tehlike ile karşı karşıya kalan çocuklarımız ve gençlerimizin gaflete düşmelerine, harama bulaşmalarına ve zarar görmelerine engel olabileceğimiz bir yer. aklın, bedenin bütünleştiği bir yer .

Dojo Tekniği hakkında biraz detaylı bilgi verebilir misiniz? Asıl amaç, felsefesİ nedir?
Dojo sözcüğü “yol mekanı” anlamına gelmekte olup, sözcüğün anlamı ise, öğrencinin, seçtiği sanatın nihai gerçeğine ulaşmaya çalıştığı mekandır bir okulda, tıpkı dojo’ da olduğu gibi teknikler öğretilir. Buna karşın dojo’ da teknikler yalnızca belli bir sona ulaştıran araçlar olarak görülür. Tekniklerde ustalaşılmalıdır, fakat bu yalnızca çalışmanın başıdır; sonu değil. Bir okulun amacı ise, kişiye yeni bir şeyler öğretmektir; bir dojo’nun amacı ise kişiyi yeni bir şeye dönüştürmektir. Bir okul, kendini nasıl savunacağını öğretir, başka bir okul ise nasıl dövüşüleceğini öğretir. Dojo’nun üyesi savaşmak üzerine düşünmez. Savaşmamak üzerine de düşünmez. O, bu düzeyin çok daha ötesine ulaşmaya ve savaşın özünü kavramaya çalışır. Dojo bizim kendimizle, korkularımızla, endişelerimizle, tepkilerimizle, alışkanlıklarımızla doğrudan bağlantıya geçtiğimiz küçük bir evrendir. Burası, bizi sınırlayan engellerle savaştığımız bir arenadır. Bu arenada karşımıza çıkan kişiler bizim hasımlarımız değil, kendimizi tam olarak anlamamıza yardımcı olan dostlarımızdır. Dojo çalışmalarının Erzurum ve Erzurum gençlerinin spora bakışlarında yeni bir kapı aralayacağını belirterek Erzurumlu tüm spor severleri tüm dostları aramızda görmek bize büyük bir onur olacaktır 

Şu ana kadar kaç ödül aldınız?
45 yıllık spor hayatım boyunca yurtiçi ve yurtdışı katıldığım binlerce müsabaka oldu. Hepsinden derecelerle, madalyalarla döndüm. Bunları saydın mı diye sorsan hayır saymadım. Hiç vaktim olmadı ve sayılacak gibi de değildi zaten. Çoğu kayboldu çoğu da çalındı sanırım. Şuan duvarda gördüklerin var. Çalışma salonumuzda da var bir bu kadar daha. 

Günümüzün spor anlayışını nasıl değerlendiriyosunuz?
Günümüzde spor denince yüksek sesli müzik eşliğinde nefes nefese çalışan ıslak vücutların ortamında, hocanız tekniğin detayını gösterdiği anda siz koşu bandındaki kızın, ya da vücut geliştirme çalışan delikanlının detaylarına daha fazla önem veriyorsanız, duvardaki vitamin-protein reklamlarına önem veriyorsanız bulunduğunuz yer spor salonudur. Herkesin bulunduğu sektör içinde 100-150 metre kare bir alanda 4 – 5 branşı dar vakitlere sığdırmak çok mantıksız. Ben spor yapmak istiyorum deyip te sonra “ohooo bu salon çok pahalı” diyen, sonra ucuz salona gidip duş sırası bekleyerek ya da soğuk su ile duş yapıp sporu bırakanlar var. Spor aslında içinde huzuru hissettiren, insanları ile ahlak ve terbiye veren beyninizin yorgunluğunu etraftaki objeler ile daha da yormadan düşünülen, öğrenilen ve öğretilen bir olgudur. Bu nedenle sporu spor gibi yapmak gerekiyor.

Erzurum’u spor konusunda yeterli buluyor musunuz?
Erzurum son yıllarda spor konusunda çok büyük bir ivme yakaladı. Bence bu ivme dahada hızlandırılmalı. Sporu yeni nesile, gençlere, öğrencilere sevdirmeliyiz. Bu bence çok önemli. Çünkü alt yapıdan başlanılan sporda kişi daha başarılı oluyor. Genç yaşta spora başlamak, sağlıklı olmak şuan çok önemli. Yeni neslimizi sporda eğitmek, öğretmek onlara verilecek en büyük hediye gibime geliyor. Çünkü Erzurum kar şehri. İlla ki Dojo, karate olacak değil. En azından bir kayak öğrenilmesi gerekiyor. Koskoca Palandöken Dağımız var. Buraları iyi kullanmak lazım. Çocuklarımıza, gençlerimize buraları sevdirmemiz lazım diye düşünüyorum.

Son olarak öğrencilerinize gençlere tavsiyeleriniz nedir?
Sağlıklı yaşlanmak ve yaşa bağlı oluşabilecek sağlık risklerini en aza indirebilmek için ise en önemli iki yöntem beslenme ve fiziksel aktivitedir. Yeterli ve dengeli beslenme ile beraber yapılan fiziksel aktivite ileriki yaşlarda karşılaşılacak sağlık sorunları riskini minimum seviyeye düşürür ve hastalıklara karşı direnci artırır. İleriki yaşlarda beden ve ruh sağlığını koruyabilmek için erken yaşlarda yapılan düzenli fiziksel aktivite ve doğru beslenme son derece önemlidir. Geç sporcularda sağlıklı egzersiz yapabilmek için yeterli ve dengeli beslenmek çok önemlidir. Yeterli ve dengeli beslenen genç sporcuların egzersiz için ayrıca vitamin ve mineral gibi besin destek ürünleri kullanımı gerekmemektedir. Yoğun egzersizler enerji ve besin ögeleri gereksinimini artırmaktadır. Egzersiz yoğunluğu arttıkça, karbonhidrattan sağlanan enerji oranı artırılmalıdır. Enerjinin büyük çoğunluğunun kompleks karbonhidratlardan (tam tahıllı ekmek, kurubaklagiller, meyve, tam tahıllı makarna vb) sağlandığı, bir diyet ile protein gereksinimi de rahatlıkla karşılanabilmektedir. Özellikle performans artırması ve kas yapımı için ekstra protein tozu ya da içeceği tüketimi son derece zararlıdır. Günlük olarak besinlerden alınan proteinin kişiye ve performansa göre diyetisyen tarafında ayarlanması gerekir. Yeterli karbonhidrat tüketimi için, her öğünde; tahıl ürünleri, özellikle ekmek, az yağlı kek ve kurabiyeler, pilav, makarna, meyve, patates tüketilmesine dikkat edilmelidir. Erzurum ve spor sevdasını görmek ve yaşamak için 7 den 70 e bütün spor severleri , spor alanında kendini geliştirmek, savunma ve yakın dövüş tekniklerine ilişkin olarak teorik ve pratik bilgileri, hakem, antrenör olarak eğitim almak isteyen herkesi derneğimize çay içmeye davet ediyoruz.

Son Güncelleme: 02.11.2015 18:13
Yorumlar
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.